TARİHÇE | o |
![]()
Kilis; 36* 45' 30'' kuzey enlemi, 37* 05' 50'' doğu boylamında yer alır
KİLİS ADI:
Yukarı Makedonya da Pella yakınlarında C y r r h ü s denen bir kentle
aynı adı taşıdığı ve Osmanlı kaynaklarında, oradakinin
“Bosna Kilisi” veya “Kilis Kalesi”, burasının da;”Halep Kilisi” olarak
geçtiği biliniyor. Prof. Filip Hitti de (Sematik Literatür
Profesörü),History Of Sury adlı eser (S.292) bu bilgileri doğruluyor,
Sözcüğün Makedon kökenli olduğu buna dayandırılır.
Okunuşu Kiris olup, Kilis sözcüğüne fonetik bakımından büyük benzerlik
göstermektedir. VIII. Yüzyılda, bölgemize
Müslümanlığı kabul eden Türkmenler gelmeye başlamıştı. Kilis adının
bunlar tarafından konulduğu veya Türk-Yakut ağzında
Kilis sözcüğünün düz, perdahlanmış anlamında kullanılması nedeniyle,
günümüze böyle ulaştığı tahmin ediliyor. “Grand Dictioner
“de İsmail Hami Danişment, Cyrrhus sözcüğünü KİRİS olarak söylemlemekte
ve anlamını da “Efendi” olarak yazmaktadır.
Büyük olasılıkla, Türkmenler Kiris'i, KİLİS olarak söylemlemiş, bugünkü
yer de KİLİS olarak isimlendirmiştir. Şor Türkleri de,
bal dalağına Kili s derlerdi.
Sözcük, Araplar tarafından Killiz biçiminde söylenmiştir. X. yüzyılda
(985) Bardas Fokas tarafından Araplardan alındığında,
onlardan esinlenerek Killiz olarak ilk kez kaynaklara geçtiği görülüyor.
(Bak! İstanbul Üniversitesi yayınları No. 1528 Ernest
Honigman “Bizans Devletinin Doğu Sınırı” Çeviren Fikret Iştan S.103
) Bu nedenle sözcük KİLİS olarak yerleşmiştir.
Necip Asım Bey (Yazıksız-Balhasanoğlıı) da 1902de Budapeşte'de “Keleti
Szemle” adlı dergiye yazdığı, “Türkçe'de Kilis
Lehçesi” başlıklı Fransızca makalesinde, şunları yazmaktadır:;
“Asım Efendi (Antepli Mütercim Asım Efendi) ve günümüz yazarlarından
bir kaçı Kilis sözcüğünün Arapça'dan geldiğini ve “bir
araya toplama” (Bir araya getirme) anlamına geldiğini belirtmektedirler.
Ayrıca Azez ve çevresinin Timurlenk tarafından yakılıp
yıkılmasından sonra yöre halkının Kilise göçerek ve burayı kurarak,,
yeniden toplanmalarının anısına bu adı verdikleri
doğrultusundaki düşünceyi desteklemektedirler. Bana göre ise, bu bir
yanılgı. Zira, bu kent (İslamlarca) fethedilmeden önceleri
de Kilis namıyla anılmaktaydı. Yörede bulunan arkeolojik kalıntılar
ve kentle ilgili belgeler, Romalılar dan kaldığını
göstermektedir. Zeytinlikler ve daha başka Roma dönemi izi taşıyan
sözcükler, Kilisin Roma uygarlığının zenginliklerini taşıdığı
doğrultusundadır” denmektedir. Böylece sözcüğün Arapça kökenli
olmadığı tarihçi bu hemşehrimizce de kabul edilmektedir.
Romalıların da bu ismi Cyrrhuss sözcüğünden alarak kullandıkları anlaşılıyor..
TARİHİ:
Türklerin Anadolu'ya yerleşmelerinden önce, yörenin tüm tarihsel süreçlerini
yaşamış olan Kilisin, Orta Tunç çağından beri
önemli bir yerleşim merkezi olduğu bilinmektedir.
Hicretin daha ilk yıllarında (622 sonrası) İslam egemenliği altına giren
kent, Bizans a karşı bir sınır karakolu niteliğini
sürdürmüştür. Bu yıllarda, Halep ili merkez san-cağına bağlı olan Kilis'te
5000'i çeşitli dinlerden olmak üzere 20.000 nüfusun
yaşadığı bilinmektedir.
Cumhuriyet döneminde, Gaziantep İline bağlı serhat bir ilçe olan Kilis,
yıllardır hasretini duyduğu il olma isteğine, 6 Haziran
1995 tarihinde kavuşmuştur.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin batısında yer alan Kilis, 1.520 km2 lik
bir yüzölçümüne sahiptir. İlim izde Akdeniz iklimi
yaşanmaktadır. Rakımı 650-1000 m. civarındadır. İl Merkezi, Suriye
sınırında bulunan Öncüpınar Sınır Kapısına 6 km.
mesafede olup Suriye ve ile olan sınır uzunluğu 111 km dir. Bazı bölgeleri
dağlık bir araziye de sahip olan Kilis, doğusundan,
batısından ve kuzeyinden Gaziantep İli sınırları ile güneyinden ise
Suriye ile çevrilidir. İslâhiye'den çıkıp Kilis topraklarından
geçerek Suriye'ye giden Afrin Çayı, Sabunsuyu Deresi ile Balıksuyu
Deresi ve Sinnep Çayı (Seve Suyu) önemli su varlıklarıdır.
Bunun yanında Resul Osman Dağı ve Kotal Dağı bölgemizin önemli yükseltileridir.
Kilis İlinin toplam nüfusu 111.115 dir. Nüfusun 67.542 si İl ve İlçe
merkezlerinde, 43.573ü ise köylerde ikamet etmektedir.
Kilis İl merkezinin nüfusu 63.080 dir
Kilis in Elbeyli, Musabeyli ve Polateli olmak üzere üç ilçesi, 138 köyü, Yavuzlu adın-da bir beldesi ve 61 de mezrası vardır.
Ekonomisi tarıma dayalı olan Kilis'te üzüm ve zeytincilik en önemli
ürünlerdir. Son yıllarda yapımı süren Küçük Sanayi Sitesi ve
alt yapısı tamamlanan Kilis Organize Sanayi Bölgesi ile sanayileşme
de başlamıştır.
Bir tarih ve kültür şehri olan Kilis'te, 2 yüksekokul ve Kilis Eğitim Fakültesi eğitimini sürdürmektedir.
Kilisin önemli tarihi yerlerinden olan, M.Ö. 10.000 yılının ortalarında
iskana açıldığı ve ilk yerleşim birimi olduğu belirlenen
Oylumhöyüğü ören yerinde kazı çalışmaları devam etmektedir.
İDARİ YAPI
Kilis ilinin yüzölçümü 1521 km2 olup, 19997 sayımına göre nüfusu 107
bin 827, merkez nüfusu 63 bin 363' tür. Merkezle
birlikte 4 ilçe, bir belde, 138 köyü vardır.
Kilis, Gaziantep ilinin bir ilçesi iken, Bakanlar Kurulu' nun 03.06.1995
tarih ve 550 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamesi ile il
statüsüne kavuşturulmuş ve söz konusu kararnamenin 06.06.1995 tarihli
22305 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanmasıyla
yürürlüğe girmiştir. Böylece Kilis, Türkiye' nin 79. ili olmuştur.
Kilis ilçe iken, bucak olan Musabeyli ve Polateli, ilçe statüsüne kavuşturularak
ilimize bağlanmıştır. Gaziantep ilinin bir ilçesi olan
Oğuzeli' ne bağlı Elbeyli bucağı da ilçe statüsüne kavuşturulmuş ve
ilimize bağlanmıştır.
*****
Milli Mücadelede Kilis
(Ahmet BARUTÇU)
Kilis kenti düşman işgalinden 77 yıl önce kurtuldu. Bu kurtuluş günü tarihte 7 Aralık 1921 olarak kayıtlıdır.
Birinci Dünya Savaşı'nda oyuna getirilen Osmanlı
İmparatorluğunu parselleyen işgal kuvvetleri, bir yandan Türkleri yok
etme çabalarını tezgahlamaya çalışıyorlardı.
Üzerine kara bulutlar çöken yurdumuzun her
yanında kan ağlayan ulusumuz, içinde sönmeyen mücadele volkanının
yeniden filizleneceği uygun bir zamanı ve
ortamı bekliyordu.
Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u. Mustafa Kemal'in Samsun'a
ayak basışı tüm ulusumuz için Kurtuluş Savaşı'nın ilk belirgin işareti
oluyordu.
Türk Ordusu'nun yanı sıra yer yer silaha sarılarak
yurdu düşmandan kurtarma çalışmalarına katılan Kuvayi Milliyeciler'in
bir grubu da Kilis ve yöresinde faaliyete
geçmişti. Kilis caddelerinde çalımlı turlar atan Fransız askerleri bu yörede
de
tutunamayacaklarını kısa sürede anladılar.
Bir umutla giriştikleri yıldırma politikaları kısa sürede iflas etti.
Kentin batısındaki zeytinlik ve bağlarda üstlenen
Kuvayi Milliyeci'ler gece baskınları ile işgalcileri şaşkına çeviriyorlardı.
Kuvayi Milliyeciler'in mücadelesi giderek
artan hücum ve baskınları sonrasında Fransız'lar Kilis'e geldiklerinden
çok farklı
biçimde ve arkalarına bakmadan kenti terk
ettiler.
Kilis'i düşman işgalinden kurtarmak için tarihe
altın sayfalar açanlar, "Ölmek var, dönmek yok" parolasıyla yola çıktılar.
Öldüler, fakat dönmediler. Cepheden Cepheye
koştular. Analar oğullarını şehit verdiler. Küçük yavrular babalarını bir
daha geri göremediler. Bir bir çoğaldı güçlü
ordu oldular.
O karanlık günlerde güney cephesinden Kilis'e
gelen Mustafa Kemal, Anadolu harekatını başlatırken, Kilis Hükümet
Konağı'nın önünde toplananlara şöyle sesleniyordu:
"İlk ayak Bastığım Türk toprağındaki bu uyanıklığa cidden hayran
kaldım. Ve bir daha iman ettim ki bu millet
asla ölmeyecektir. Var olun aziz Kilisliler."
KENT Gazetesi, (Kilis), Sayı: 10433